Serenad'dan bu yana okuduğum romanlar arasında en güzeli oldu Semerkant.Yapacağım şeyler olmasına rağmen umursamayıp blogları dolaştığım bir anda Sevgili Harmony'nin bloguna denk geldim.
Yazısını okur okumaz bu kitabı okumalıyım tam benlik dedim :) Ama kim bilir ne zaman kitapçıya gider kim bilir ne zaman alır kim bilir ne zaman okurum diye üzülüyordum ki bi mucize gerçekleşti ve ben o uzun zaman sürecek zannettiğim kitabı almış ve okumuş ve bayılmıştım :)
Kitabın konusunu tamamen anlatabilmeyi çok isterim ama roman o kadar uzun bir dönemi,birbirine öyle uzak bir coğrafyayı,yaşadıkları zaman birbirine öyle uzak insanları anlatıyor ki nasıl toparlanır bu bilmem.Özetle bahsedersem;
Elimizde bomboş bir defter var.Ve rubai yazmaya aşık bir Ömer Hayyam.Bu defter Ömer Hayyam'ın rubaileriyle dolarken bizde Hayyam'ın ve çevresindeki insanların hikayelerini okuyoruz.Bu insanlar Nizamülmülk ve Hasan Sabbah olunca iş değişiyor ve kendinizi tarihin içinde buluveriyorsunuz.Ayrıca güzel sayılabilecek bir aşkında...
Rubailerle dolu yazma bitince romanda bitecek sanmayın.Bu sefer de rubailerin peşinde başka başka insanlar başka başka tarihi olaylar başka aşklar çıkıyor sahneye.Ve hepsine de bayılıyorsunuz!
Ben susayım Hayyam konuşsun;
Her gün biri çıkar,başlar,benim ben demeye,
Altınları,gümüşleriyle övünmeye
Tam işleri dilediği düzene girer,
Ecel çıkıverir pusudan:Benim ben diye.
...
Kalk haydi,ebediyen uyuyacağız zaten!
...
Şu alacalı bulacalı yeryüzünde bir adam dolaşır,ne zengin ne yoksul,ne mümin ne kafir,yaltaklanmaz hiçbir hakikate,saygısı yok hiçbir kanuna...Şu alacalı bulacalı yeryüzünde,bu yiğit ve hüzünlü adam kim ola?
...
Sevmeyi bilmiyorsan şayet,neye yarar güneşin doğması ve batması?
Yaa ben bunları yazmayacaktım!Aslında Serenad ve Semerkant'ın birbirine ne çok benzeyen iki kitap olduğundan bahsedecektim!En azından birazcık değineyim;
İkisi de
- tarihin ışığında seyreden aşk hikayelerini
- birbirine çok uzak mekanları yani farklı kültürleri
- bu farklılığa rağmen aslında hepimizin aynı şeyleri isteyebileceğini (tamam buna istisna karakterler var Semerkant'ta^^)
- devlet politikalarının,ülkelerin çıkarlarının altında ezilen halkı
- tüm bu düzene rağmen bunu umursamayan sadece aşkı,mutluluğu isteyen insanları konu alıyor..
Serenad'ı daha çok olmak üzere ikisini de çok sevdim.
Seranad'ı daha çok sevmemin sebebi daha yakın bir tarihi ele aldığından içinde geçen bazı olaylardan haberdar olmam,mekanların daha tanıdık gelmesi olabilir.Yoksa ikisi de çok güzel :) :) Şiddetle önermekteyim!