16 Ağustos 2012

En Eski Anım (mim)

Şimdi çok zevkli ve aylardır düşünmediğim kadar düşünmeme sebep olan bir mimle karşınızdayım:)Başlıktan da anlayacağınız gibi mimin konusu hatırladığım en eski anım.Ben de balık hafızalı bir insanım.İkisi birleşince benim baya baya düşünmem gerekti.Aslında hiç şikayetçi değilim eskiyi düşünmek çok eğlenceli geldi.Hatırlayım diye de biraz fotoğraflara falan bakınca gülme krizine girecektim az daha.Evet bundan önce de kırk defa bakmışımdır onlara ama her bakışımda başka bir şeyler buluyorum :D Beni mimlediği için egosantrikrapsody'ye çok teşekkür ederim!

Yine de ne kadar uğraşsam da ben 4-5 yaşımdan geriye gidemedim.Eskiden oturduğumuz yerde bir dut ağacı vardı.Bütün mahalleli işi bitince orada oturur çene çalardı.Biz çoluk çocuklarda oralarda oynardık.Evlerden bebekleri oyuncakları kap gel hemen!Çamurdan az yemek yapmadım hani :) İşte orada kardeşim, arkadaşı(Esra) ve ben ayakta durmuşuz.Esra'nın babası Beşiktaş'lıdır.Esra da öğrenmiş birkaç bişey ben beşiktaşlıyım şöyle de böyle de diye anlatıyor.Babam o zamanlar futbolla pek ilgilenmezdi.O yüzden kardeşimle ben de bildiğimiz tek takım olduğundan BJKliyiz biz diye dolanırdık.Bir gün teyzemlere gittik.Kuzenim de bize sormuş hangi takımı tutuyorsunuz diye.Bizim cevap belli zaten.O da diyor GS'ı tutun.Bizdeki de inat değil mi beşiktaşlıyız diye diretiyoruz.Sonra hatırladığım tek şey beni balkondan aşağı salladığı!Cimbomlu olmazsanız atarım sizi bak tehditleri!Beşiktaş canımdan kıymetli değil ya o günden beri Galatasaray'ı tutuyorum :) E tabi buna tutmak denirse maçları falan pek takip etmem de yalnız yendiğimiz zaman Fenerlileri kızdırma kısmını seviyorum ;)


Sonra küçükken ben sık sık hastalandığımı hatırlıyorum.O yüzden sürekli babamın iş yerinin doktoruna giderdik.Dönüşte de yakın diye Samanpazarı'ndan yürüyorduk bir kaç silik fotoğraf gibi bir şeyler var aklımda.Ama dönüşte otobüsün hep kalabalık olduğunu unutmuyorum.Her seferinde başka bir teyzenin amcanın kucağında olurdum.Ve tabi klasik soru 'Sen benim kızım olur musun?Götüreyim seni bize?'


Bu sefer tam yaşımdan eminim.İnsanın doğum günü her yıl uğramayınca naparsın?! 4. yaşımı kutlamak için teyzemler dayımlar falan hep bize gelmiş.Herkes de doğal olarak bebek almış bana.Benim ağzım kulaklarımda tabi.Düşünün babam da üçlü bebek seti almış ; annesi var,ablası var,küçük kardeşi var!!Daha ne olsun :D :D Bütün hepsini bebek arabasına bindirip bahçede dolaştırdığımı hatırlıyorum.Evde sıkılıyorlardır temiz hava onlara da lazım.Ama tabi bebeklerim için hayat hep böyle güllük gülistanlık geçmedi.Bir gün ne için hatırlamıyorum kardeşimi evde arıyorduk bi türlü ortalarda görünmüyor.Acaba dışarı mı gitti bu kız nerde falan derken yakaladım onu!Hanımefendi benim bebeklerimi almış annemlerin yatağının duvar tarafında biraz boşluk vardı oraya girmiş oturmuş benimkileri parçalıyor.Etraf bi sürü kol bacakla dolu!!Bir süre ortalarda görünmedi mi artık nerde ne yaptığını biliyorduk.Kıskançlık falan diye değildi bence, bir şeyleri karıştırmayı pek seviyor kendileri.Zaten kolu falan çıkardıktan sonra takmaya uğraşıyordu galiba.Ama onun bu huyu yüzünden bebeklerim hep en üst rafa kondu ulaşıp alamasın diye ama ben de alamazdım ki bunu nasıl unuturlar o_O


Son olarak da kağıdı kalemi çok sevdiğimi hatırlıyorum.Kömürlüğümüzün tam yanında asma vardı.Ona basaraktan kömürlüğün çatısına çıkar otururdum.Orada kendimce bir şeyler karalıyordum resim falan çiziyordum.Bu arada resim falan deyip hafife almamam lazım sonuçta babamın iş yerindeki duvarlarda sergileniyordu :)
Okula başladıktan sonra da hikaye kitaplarımı alıp çıkardım çatıya.Babamlar da bahçede otururlardı ciddiyetle onlara okurdum hikayeleri.Bir de ben tam hatırlamıyorum ama annem diyor okula gitmeden önce kendi adımı, dedemin, babaannemin adını falan yazmayı öğrenmişim.Evin duvarlarını isimle doldurmuşum.Deli etmişim annemi.Bence güzel bir şey bu annem açısından olmasa da :D :D


Sıra geldi mimi paslamaya yazmak istersen merakla bekliyorum yazını Hoi Hoi ^^


Fırat çok zeki yaa ;));))

10 Ağustos 2012

Ben? (mim)

Sanırsam görüp görebileceğim en kısa postum bu olacak :) Çingu Patapuff beni işte şuracıkta mimlemiş.Anladığım kadarıyla bu yazıyı okuyan sizler beni bana anlatacakmışsınız.O zaman soruyorum nasıl bilirsiniz beni?Aaa bir de tek kelimeyle olacakmış.

Hadi,tamam bakmıyorum ben :)

Unutmadan mimlenen çingular; Harmony , Egosantrikrapsody , Hoi Hoi Irmak , Mydestiny ...Hadi size kolay gelsin^^

5 Ağustos 2012

Rüzgar Gülünün Ucunda ;) -mim:içimdeki ses-

İşte dem bu demdir:) Şimdi yazdım yazdım yoksa benim elim gitmeyecek bir türlü klavyeye.Uzuuuuuun uzuuuuun yıllar önce develer tellal pireler berber iken inekler hendekten atlayıp balıklar su içerken...Bir saniye galiba yanlış kanala bağlandık!Ama ne yapalım uzun uzun deyince insanın aklı masallara gidiyor :) Özetle uzun bir süredir ortalarda görünmeyen Canlina kişisi artık bağını bahçesini özledi ve geri geldi :D Gitmeden önce Agasshi beni mimlemiş içimdeki sesi sormuştu.O zamanlar sadece merak merak vardı.Staj nasıl olacak?Sıkılır mıyım ki orada?Kendi başıma niye iş açtım?Otur oturduğun yerde Ankara'da yap stajı!Yok yok emin ol oradaki staj buradan iyidir.O olmadı gezer eğlenirsin!Vik vik vik vik vik vik :D Bakalım neler diyor şimdi bu içimdeki ses?

İyi ki gitmişim diyor tabi :D Zaten elimden gelse dönmeyecektim ben! Çok yalvardım otobüsçü amcaya at beni buraya sen yoluna devam et dedim.Bak tekerini patlatırım dedim.Hangi insan evladı birine bunu yapar dedim.Önce sevdir kendini sonra ayır!İşin şakası gerçekten sevdim orayı.Mezun olunca Canlina'yı sıkıysa bulun Ankara'da.Zaten hain planlarımı yaptım bile.Bir ilde 1-2 yıl falan çalıştıktan sonra tayin isteyeceğim vermezlerse de onları sinir edip sürdürürüm kendimi yine ulaşırım amacıma.O kadar güzel yer beni beklerken ben hep aynı yere çakılıp kalmamalıyım.Beim kişiliğimi düşünürsem hayalim pek gerçekçi değil fakat imkansız da değil.Olumsuz-bağlı-üşengeç tarafımı ara ara izne gönderebiliyorum sonuçta.Bakınız kanıtı ^^


Rüzgar gülünün ucuna binip dönesim vardı.Her şeyi oradan izleyesim vardı.
Mantıklı değil mi ama?Önün deniz zihnin ferah dert yok tasa yok birazcık adrenalin.Hmmm yalnız adrenalinin birazcık olacağı konusunda şüphelerim var ya neyse.Lunaparka gitmeyi mi özlemişim ne :)


O kadar sessiz sakin güzel bir yer ki!Ama öğrendiğime göre bir şirket çevresini yavaş yavaş satın almaya başlamış.Bir otel yapıp para kırmak için süper yer!Umarım daha uzun süre dokunamazlar buraya.Ve isteyen istediği gibi gidip gelebilir.Üstteki kemer de hemen yakınında.

Elime bi kitap verip beni şu banka oturtunca bundan güzel kare olmaz.

Leyla'nın babası gibi bir gün piyangodan çok para çıkarsa ben de bu kaleyi alıp içinde yaşasam mı ne?

Güzel olduğunuz kadar tuzlusunuz da!
Yani ölmeyeceğimi bilsem tam şurdan atlayasım var.Çok eğlenceli olurdu:)Zaten filmlerde falan insanların neden böyle yerlerden atladığını anlamış bulunuyorum.Amaç intihar falan değil inanmayın sakın!Rüzgar uç deniz yüz diye bağırıyor ondan^^
Don Kişot burada yaşayamazdı sanırsam hangi birinizle savaşacak.

İşte ben bunları bırakıp evdeki LYS tercih dönemini kucakladım.Ne kadar hoş değil mi?Cadı -kardeşim olur kendileri- bu yıl sınava girdi de.Ben kendi tercih zamanımda bu kadar stres olduğumu hatırlamıyorum arkadaş!Benimki karambole geldi daldan budaktan bir liste oldu bari Cadı aynı şeyi yapmasın diye uğraşıp durdum.Peki başarabildim mi?Tabi ki hayır.Babamın bu tercihlerin bitmesine bir saat kala değişiklikleri bizi öldürecek bu gidişle.Bende de bu seferde aynısını yaptı.Emin değilim benim için değiştirmiş olmam iyi oldu galiba da bakalım bu sefer ne olacak.Değişmeseydi Cadı'yı endüstri mühendisliği okuyacaktı bu sefer uluslararası ilişkiler gelecek tahminimce.Ahh farkettiniz değil mi birbiriyle çok bağlantılı bölümler!Babamdan kaynaklı sanmayın ikisine de kardeşim düşünüyor.Neden geldikten sonra bu kadar geç yazdığımı da anlamışsınızdır herhalde burayı sinir boşaltma alanına çevirmeyeyim dedim.Neyse ki geçti gitti bitti!Umarım hangi bölüm daha hayırlıysa o gelir benim Cadıma ;)

Bunların dışında içimdeki ses hala kafan karışık senin diyor.Kaç tane diziye animeye başladım yakında sayısını unutacağım.Bir de artık ders mers sorunu olmadığından Cadıyla birlikte izliyoruz ortak birşey bulmak da zor olabiliyor.Ben diyorum komedi o diyor aksiyon ben diyorum ben diyorum kaliteli o diyor çerezlik.Tabi o çerezlik demiyor ben diyorum onun izlemeyi düşündüklerine :D İyi ki çok uyuyor da o uyurken bakıyorum ben de.Bu sabah Poongsan'ı izledim.Kim Ki Duk filmi olduğu için ben bile kendimi o ruh haline hazır hissettiğimde bakıyorum.O yüzden Cadıya sormadım bile.İzleyemez sıkılır sıkılmazsa üzülür.Çok fazla Kim Ki Duk filmi izlemedim ama bence onun filmleri yalnız izlenmeli.Hem filmin içine daha rahat girersin hem filmdeki sessizlik,huzur bozulmaz hem de yanındakilerin saçma yorum yapma ihtimali olmaz. 

Poongsan'a gelirsek beklediğimi fazlasıyla buldum.Kısa bir an aşk üzerinden mi gidecek sadece diye şüphelendim ama yanıldığımı hemencecik ortaya koydu.Kuzey Kore-Güney Kore durumuna da süper yorumlarda bulunmuş.İzlemeyen varsa şiddetle tavsiye ediyorum.


Boş Ev'den sonra beklediğimden çok fazla replik vardı (Bir zamanlar şöyle yazmışım Boş Ev hakkında).Ama yine inatla erkek başrolü konuşturmadı.Böyle daha mı havalı diye düşünüyor ki?Böyle düşünüyorsa da doğru düşünüyor tabi :) Ve yine adamın geçmişi ile ilgili hiçbir şey yok.Siz düşünün bu insanlar nasıl bu hale geldi diyor.Aslında yine doğru düşünüyor bence.Kaç yüz bin tane geçmiş yazdım zihnimde ben :) Ve ben hala şaşkınlıklar içindeyim.Başrolün Yoon Kye Sang (yani The Greatest Love'daki doktorcuğumuz) olduğunu internetten bakmasam anlamayacaktım.Ne kadar farklı durmuş filmde.Film boyunca gözüm bir yerden ısırıyor seni diye düşündüm sonra insan insana benzer deyip önceden izlemediğime kanaat getirmiştim.Piiiiiiii bana!

Ve kendisine de bir daha hayran olduğumu söylemeden geçemeyeceğim.Bu kadar yetenekli olduğunu bilmiyordum.
Ama sizce de çok başka durmuyor mu?
Mime uydu mu uymadı mı emin değilim ama şu an içimdeki sesler bunları düşünüp tartışıyorlardı.Ve mim zaten çok dolaştığı için direk birine paslamıyorum.Eğer bu yazıyı okuyup yazmamışsanız buyrunuz mimlendiniz çingular^^

Burayı filmi izlemediyseniz okumayınız!Benden söylemesi ;)

-SPOİ-

Filmin sonu neydi öyle?!Umutluydum ben bu kurtarır kızı da diyordum.Ama kızı kurtarmış olsaydı da film anlatmak istediğini anlatamayacaktı.Kuzeyli ve Güneylileri aynı yere atmaya başladığında benim saf tarafım onlar kişi olarak çoğalıyor naptın çıkarlar diye 2 saniye isyanda kaldı.Sonraysa fark ettim ironiyi.Onlar açısından düşünürsek düşman aynı düşman hedef desen yine aynı.Ama senle ben sebepsiz yere zıttız birbirimize gıcığız!!Ortak nokta bulmak mı imkansız!!!Çokça benzesek de birbirimize kabul etmeyiz asla bunu.Düşününce sırf Kore'de değil tüm dünyada böyle bu.Aynı olduğumuzu fark ederiz umarım bir gün.

Kuzeylilerin elinden kurtardığı Güneyli ajanın da son sahnelerde yine çıkması şu benim yazdıklarımı onlara anlatmaya çalışması da mantıklı güzel bir nokta olmuş.Yine anlamadılar ama ;



"Mücadele etmemizin sebebi dünyayı değiştirmek için değil..Dünyanın bizi değiştirmesine izin vermemek için.."

Silenced filminin sonunda yazmıştı o zamandan beri de zihnimde.Boşa kürek çektiğimi düşündüğümde kürekleri atmamı engelliyor ;)