17 Ekim 2012

Nerdesin Şekerim? (uzun hikaye)

En zoru ne biliyor musunuz?Bir şeye başlamak!Neyi nasıl ne şekilde yazacağını belli ederek adım atmak.Sonrası eğer sizin için uygun yolsa kendiliğinden geliyor.Şimdi diyeceksiniz ki peki biz şimdi bu konuya nerden düştük?Açıklaması uzun hikaye:) Canlina kişisi olarak ben nasıl başlayacağımı bulamadım ve 54655856 tane fikir üretip hiçbirini beğenmeyince bu çıktı ortaya.Okulum başladığından beri blogumun 1.yaşı dışında hiçbir yazı yazamadım.Aslında çen çen yapacağım yine 54655856 tane konu vardı ama beni şaşırtacak derecede yoğun başlayan okulum buna mani oldu.Her zamanki tembelliğimin eseri değil bu çingularım.Mesela bu hafta derslerimin başladığı 5. hafta ama bana daha 2 hafta bile olmamış gibi geliyor.Sürekli bir yerlere koşturuyorum,bir şeyler için uğraşıyorum.Elime geçense yarım kalmış binlerce şey.Şimdi bile son 3 haftanın staj raporlarını yazmam gerekirken oturdum bunu yazıyorum.Sorumlusuysa Uzun Hikaye dir.Aslında sinemaya da gitmeyip rapor yazmaktı niyetim ama kanıma girdiler 'amaaaan akşama yazarım onları' dedim.İyi ki de böyle demişim ;

Çok Acayip Be Arkadaş^^


Filmi izlemeden önce Uzun Hikaye'nin hoş bir film olacağını tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemiyordum.Türk filmlerinde sık sık karşılaştığımız saçma sapan olaylar yaşanacak falan dedim ama korktuğum olmadı.Hatırladığım kadarıyla Dedemin İnsanları'ndan bu yana her şeyiyle içime sinen ilk film oldu.

Hani hayatta hep olsunlar dediğimiz ama bir türlü karşılaşamadığımız insanlar var ya mert,cesur,herkese hakkını veren,paylaşmak nedir bilen insanlar.İşte bu filmde Ali karakteriyle ile hayat bulmuş!
Ali sevdiği kız Münire'yi ailesi başka birisiyle evlendirmek isteyince bu ikilimiz çok manyak bir şekilde kaçarlar.Mustafa adında da bir çocukları olur.Ama dedim ya Ali rahatça yerinde durabilen, haksızlığa göz yumabilen,kendi çıkarından başka şey düşünmeyen birisi değil.İşler böyle olunca da doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar hesabı o kasaba senin bu kasaba benim dolaşıp dururlar,hiç bir yerde uzun süre kalamazlar.Peki bize anlatılan sadece bu mu?Tabi ki değil, Ali her gittiği yerde küçük bir dokunuş ince bir ayrıntı bırakıyor ben burdaydım diyor kendine.Yapmadıklarımdan pişman değil yaptıklarımla mutlu olayım diyor kendine.Münire de aza kanaat getirmek ne demek bilen sevgi her şeye yeter diyebilen biri.Mustafa mı?Mustafa da babasının oğlu işte :) :)

Oyunculara gelirsek;

Kenan İmirzalıoğlu'nun (Ali) tamamen ne dizisini ne de bir filmini izlediğimi hatırlamıyorum.Ama afişi görünce çok yakışmış bu tarz ona dedim.Oyunculuğu hakkında hiç konuşmayım bile.Bu kadar tatlı gülümsediğini ilk defa farkettim.O gülümsemeleri o kadar içten o kadar samimi ki!Beni de hayranları arasına aldı^^ Bundan sonra kendisini bol gülümsemeli haliylen başka filmlerde görmeyi çok isterim.Gülümsemesinin yanısıra o kendini içine çeken enerjisi konuşma şekli de ben benden aldı.Başlığım yani 'nerdesin şekerim?' Ali'den çalıntıdır,çok sevdim napim! 'Be arkadaş' da bir süre dilime dolanacak gibi ;))

Tuğçe Kazaz(Münire) adını ilk duyduğumdaysa 'bu kızı da sırf güzel kontenjanından almışlar saflar!' demiştim ama kısa da sürse onun oyunculuğunu da çok beğendim,hiç beklemezdim ondan ne diyelim tebrikler hanım kızımız yetenekliymiş de;)


 
Mustafa rolündeyse 3 farklı oyuncu vardı.Gerçekten birbirine benzeyen kişileri seçebilmişler.Çocukluk dönemindeki şeker çocuğumuzun adı Taha Yusuf Tan'mış.Oyunculuğuna, şirinliğine,

' yazıyo yazıyo abiler yazıyoo sinemayı yakıp Münire'yi kaçıran Bulgaryalı Ali'nin destanını yazıyooo '

diye bağırışına bayıldım.Sonraki dönemde Mustafa rolündeyse Batuhan Karacakaya yani hepimizin bileceği şekilde Aşk-ı Memnu'nun Bülent'i vardı.Beğendim onu da.Üçüncü Mustafa'mızsa Ushan Çakır, Leyla ile Mecnun'un  aaaarda'sı :) O saçının ucundaki favori kesimiyle ne kadar tipsiz görünse de zamanın modası deyip onu da bağrıma bastım.Zaten yaptığı onca romantik tavırlardan sonra onu sevmemek mümkün mü? :D :D
Bir de her komik sahnede arkamda tıstıstıs diye gülen bir insanoğlu olunca!!Be arkadaş film zaten güldürüyor eğlendiriyor üstüne sen de tıstıstıstıs aaarda gülüşü çekince ben kopmadan nasıl duruyum yerimde.İşin acayip yanı bence bu sesi aaarda taklidi yapmak için değil gerçekten çıkarıyordu ;);)

Daha değinemediğim bir çok yan karakter oyuncusu var ama onlara başlarsam çıkamam bu işin içinden.Şöyle söyleyim filmin tamamında oyunculuğunu beğenmediğim tek kişi olmadı.Kötü karakterlerden nefret eden ben burada onları bile yeteneklerinden dolayı sevdim 'ohaaa yaa nasıl bu kadar iyi yapıyor bunu' demedim değil.

Film başlar başlamaz beni ilk vuran noktaysa yeni tanıdığı birine iyi adam deyip güvenebilmeleri oldu.Dedim bari bu aynı kalabilseydi o zamandan(Şimdilerde yıllarca tanıyorum dediğine güvenemeyebiliyorsun yazık bizlere).İzleyen varsa hatırlar müdür için dediği yoook şerefsizin teki lafıyla da kalbim ve zihnime girmeyi başardı film.

Filmin sonunda çalan parçamız ise bu imiş.Filmde söyleyen Cem Yılmaz değildi ama bu versiyonunu daha çok sevdim sanki ben :)

Çok ciddi bir film analizi olmadı.Zaten amacımda buydu; seveceğinizi farkedin gidin kendiniz izleyin istedim.Umarım ikna olmuşsunuzdur!Kesin bak kesin gidiyorsunuz!O kadar mimim birikti yazmadım geldim bunu yazdım gidin izleyin bak kesin tamam gidin be arkadaşlar :D

Not; Filmin kitabı da mevcut okumadım ama okuyanlar çok beğenmiş ben de okumayı düşünüyorum.

Dip not; Çingularım gördüğünüz üzere mimlerim hala aklımda ama yazmak ne zamana nasip olur bilemiyorum belki günler sonra belki yarın belki yarından da yakın.Neden mi?
Uzuuuuun hikaye :)

En dip not; Neyi atladım neyi atladım diye düşünüp duruyordum.Buldum sonunda!Ali'nin düşünce biçimini aslında filmin vermek istediği mesajlardan birini.Rakı sofrası kuruyon cumaya gidiyon nası insansın sen Ali? Aslında bu nokta yani aralıkta kalma noktası, onun bunun şunun doğrularıyla değil de her konuyu birbirinden bağımsız kendi düşüncenle ele alma işi.Bir çok insan bunun farkında değil ama en zor işlerden biri bence bu.Taraf tutmak kolaydır benimkiler böyle diyor seninkiler şöyle der çıkarsın işin içinden.Ya tarafın yoksa?Çekersin Ali gibi.A tarafı seni ezmeye çalışır B tarafı sen benden değilmişsin diye bakmaz yüzüne.Aslında iyi ki ikiside sevmez seni.Sırtını birine dayamak gitmez zaten senin hoşuna!Tam olarak söylemek istediğimi anlatamadığımı düşünüyorum ama siz beni anlamışsınızdır umarım.Anlamadıysanız gidin filmi izleyin be arkadaşlar orada anlarsınız kesin^^


Daha daha dip not; Bu Ali'den bir tane daha tanıyan varsa bana müracaat edip bağış yapabilir hiç çekinmeyin :)

En kısa sürede tekrar görüşmek üzereee^^




10 Ekim 2012

Canlina 1 Yaşında^^

Yaklaşık iki yıl kadar önce blogları takip etmeye başladım.O yazıdan bu yazıya atlayıp duruyordum.Kiminde hüzünlendim kiminde sinirlendim çoğunlukla da eğlendim,güldüm.Aynı kişinin farklı yazılarını okumak onları yavaş yavaş tanımak da hoşuma gitti.Sonra dedim ki ben onları biliyorum ama onlar benden habersiz!Üstelik benim de hakkında konuşacak bir çok konum var! ''Hmmm...Acaba?'' sorusu böyle aklıma düştü.Şimdi işim var şu geçsin öyle bu geçsin böyle derken çok zaman geçti.En sonunda 10 Ekim'de daha da onu bunu beklemeyeceğim açıyorum blog dedim ve gitti :) Şimdi de 1 yılı tamamladık beraber :) Bazen burada bazen çingularımın bloglarında Owl City ve Carly Rae Jepsen'ın deyimiyle harika vakit geçirdim;



Yazdıklarımı okuyan,yorum bırakan herkese çok teşekkür ederim.Daha uzun uzun yıllar boyunca beraber harika zamanlar geçirmek dileğiyle^^