25 Aralık 2012

Kitapların Kıyısından

Uzun zamandır kitap okurken beğendiğim kısımları buraya da yazmak istiyordum ola ki kitap okumayan birileri bloguma düşerse bu cümlelerden mahrum kalmasın diye:) Yoksa kendim için bir şey istemiyorum zaten bu cümleler aklımda kalsın falan yok öyle şeyler ;))


Paulo Coelho

 * Günün ilk ışıkları tanyerinden yükselmeye başlarken, çoban koyunlarını gündoğusu yönünde sürmeye başladı. 'Hiçbir zaman bir karar vermek gereksinimi duymuyorlar.' diye düşündü. 'Belki de bu yüzden hep benim yanımda kalıyorlar.' Su ve yiyecekten başka bir gereksinim duymuyordu koyunlar. Onların çobanı olarak Endülüs'ün en iyi otlaklarını bildiği sürece, kendisiyle her zaman dost kalacaklardı. Güneşin doğuşu ile batışı arasında eğleşen, uzun saatlerden oluşan günlerin biri ötekinden farklı olmasa da; kısacık yaşamları boyunca tek kitap okumasalar, köylerde olup bitenleri anlatan delikanlının insan dilini anlamasalar da. Yiyecek ve suyla yetiniyorlardı ve bu onlar için yeterliydi. Buna karşılık yünlerini,arkadaşlıklarını ve kimi zaman da etlerini cömertçe sunuyorlardı.'Günün birinde canavara dönüşsem ve tek tek hepsini öldürsem, sürünün hepsini boğazladıktan sonra ancak işin farkına varırlardı.' diye düşündü delikanlı. 'çünkü bana inanıyorlar ve artık kendi güçlerine güvenmiyorlar. Bu böyle, çünkü onları otlağa ben götürüyorum.'

                                                                                       // Simyacı

*  Mutluluğun gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.
                                                                                                 // Simyacı

*  Gözümüzün önünde büyük hazineler olduğu zaman asla göremeyiz onları. Peki neden bilir misin? Çünkü insanlar hazineye inanmazlar.
                                                                                                 // Simyacı

*   -Kim ve ne olursa olsun,dedi, yeryüzünde her insan,her zaman,dünya tarihinde başrolü oynar. Ve doğal olarak o bilmez bunu.
Delikanlı gülümsedi. Hayatın, bir çoban için bu kadar önemli olabileceğini hiç düşünmemişti.
 -Elveda, dedi Simyacı.
 -Elveda, diye yanıtladı delikanlı. 
                                                                                                  // Simyacı

*  Çocuk masallarında, prensesler kurbağalara öpücük verir ve kurbağalar sevimli prenslere dönüşür. Gerçek yaşamdaysa, prensesler prensleri öper ve prensler kurbağaya dönüşür.
                                                                                         // Piedra Irmağının Kıyısında

*  Senin de çok iyi bildiğin gibi bu bir geçiş anı, demek geçti içimden. Yasak olan şey. İnsan, bile bile bardak kırmaz. Bir lokantada ya da kendi evimizde, bardakları masanın kenarına koymayız. Kafamızın içindeki dünya bizi, bir bardağı düşürüp kırmamak için dikkat etmeye zorlar.Bu arada kaza ile bir bardak kıracak olursak, bunun aslında hiç de önemli olmadığının farkına varırız,diye düşündüm. Garson, 'önemli değil' der; ayrıca kırılan bir bardağın hesaba ilave edildiğini şimdiye kadar hiç görmedim. Bardak kırmak, yaşamımızın bir parçasıdır ve bunun için lokantada kendimizi hiç suçlamayız.
                                                                                        // Piedra Irmağının Kıyısında



Açıkçası bu yazıya birkaç kitap daha ekleyip öyle yayınlamak istiyordum ama zamansızlıktan artık kitap bile okuyamıyorum doğru dürüst çingular! Bu ay da hiç yazı yazamayınca ve blogumu yalnız bıraktığımı düşününce  aylardır beklettiğim bu cümleleri paylaşmak için dayanamadım beklemeye. İki kitabı da vakti zamanın da çok sevmiştim tavsiye ederim :)

Not: Ve yaşıyorum ben her şeye inat^^

2 yorum:

  1. Eğer bunları sevdiysen sana Veronika Ölmek İstiyor 'u okumanı tavsiye ederim, benim üst sıralarımda bir kitaptır kendisi.. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitabı duymuştum ama okumadım henüz eğer kitap okumaya zamanımın olduğu güzel günler gelirse tabi ki okurum ;)

      Sil