Başladılar anlatmaya! Masmavi deniz, yemyeşil orman, pırıl pırıl bir güneş... Daha küçüktük, biz de inandık dünyanın böyle bir yer olduğuna. Denize bakan sık ağaçların arasından hep kuş sesleri geleceğine. Öyle değil mi?
Keşke bunlarla yetinseydi! Duygularımızı da sarmıştı bu masallar. Kötünün tamamen kötü olduğu ve hep kaybedeceği düşüncelerimize işlendi. '' İyi olursam en sonunda mutlu olurum. '' cümlesine inanmadık mı? Peki kaçımız hayatında tamamen kötü bir insan gördü? Ya da kötü ve acımasız olmasına rağmen sonunda kaybeden birini?
Büyüyüp de gerçeği gördüğümüzde yaşadığımız hüzün, oyuncağını kaybetmiş bir çocuğunki gibi...ya da daha fazla?! Dünyanın canlı renklerden değil de griden oluştuğunu görmek kimi üzmezdi ki?
Yine de kalbimiz bu griliğin gerçekliğini kabul etmek istemedi. Öyle derindeydi ki masallarımız, yaşlanmış gözlerimiz bile inanmadı griye. Ve belki böylesi daha iyiydi...
***Vakti zamanında bir ödev için yazmıştım ödevin konusu falan neydi hiç hatırlamıyorum ama birden sevdim ve burada da paylaşasım geldi^^
Güzelmiş.. Renkli perdenin arkasındaki gri dünya...
YanıtlaSilbeğenmene sevindim;)
Sil