30 Mayıs 2012

Neler İzliyormuşum Ki Ben? (mim)

           Vakti zamanında Hoi Hoi beni şurada mimlemişti.Ben de şu aralar hiçbir şey izleyemiyorum ki diye boool boool dizi izleyeceğim finaller sonrasını beklemeye karar vermiştim bu mimi yazmak için ama o günler yakın görünmeyince gözüme şimdi yazmaya karar verdim ;))
          Bir de arada bana hatırlatırsanız çok sevinirim noktayı daha sık kullanmak istiyorum!Sınavlarda hocalar cümleden bir şey anlamasın beni de çok biliyor sansın diye böyle cümleler kurmak bağışıklık yaptı bende de.Ahhh bir de yazının büyüklüğü mevzusu var!Dua edin ki klavyede yazıyorum yoksa bu paragraf çoktan bir sayfa olmuştu.Tamam tamam abarttım ;) Henüz o kadar büyük yazmayı başaramadım ancaaaaak bu konuda emin adımlarla ilerliyorum.Ama ne yapayım hocalar ek sayfa vermeye bayılıyorlar :D :D Yalnız farkettim ki ben konuyu bayağı dağıtıyorum.Dönelim dizilerimeee;

Leyla ile Mecnun

        Okumakta olduğunuz Canlina kişisi bu süper diziye ancak bu yıl başlayabilmiştir.Ve her takıntılı insan gibi yok ben ortasından başlamam diye düşünerek ilk bölümünden başlamıştır.Şimdilerde 34. bölüme henüz ulaşmıştır.Tahminler göreyse bir daha ki sezona yeni bölümlerini izlemeye yetişecektir.
        Konusuna dair hiçbir şey bilmeyen varsa şuradan okuyabilir hatta izlemeye başlasın direk  :):) Mecnun'a İsmail  Abi'ye bayılacaksınız,Canlina garantisi ;)) Ama niye verdim ki ben link?Yazmayı bıraktım izlemeye daldım.



      Bir de Leyla gittikten sonra beğenenler beğenmeyenler durumu var.Ben Leyla'nın gideceğini bildiğim için etkilenmedim dizide onun olmayışından.Hatta zaten Leyla'yı pek sevmiyordum Şirin'i hiç hiç sevmesem de Sedef tam Mecnun'luk bir kız.Hele ki Sedef'in anneannesi!!

ben daha gelemedim bu bölümlere ama olsun;)

Bu daaaa İsmail Abi'nin en sevdiğim iş görüşmesi;
                                   
                                         Pazar bana denk geldi!Valla ben çalışmam yatarım :))




I Need Romance

      Bu diziyi uzun uzun yazmak istiyorum çok sevdim.O yüzden şimdi ayrıntısına girmeyeceğim.Tek cümleyle anlatacak olursam üç arkadaşın aşk durumlarını konu alıyor.Normalde dizilerdeki kadın başrollere uyuz olan ben burdakiler için hiç öyle düşünmedim.Tamam itiraf ediyorum bir tanesi hariç ;) Erkek başrollerse oldukça yakışıklılar.Dizi 16 bölümden oluşuyor ama bir bölüm 45 dakika civarında olduğu için hemencecik bitiyor bir bölüm.Bakmayın haftalardır elimde sürünüyor ama normal şartlar altında bir günde bitirirdim ben bu diziyi!Ah kader utansın ne diyim?! :):)

Sana katılmaktayım canım...

      Ara ara baktığım dizilerde var; Yalan Dünya, Avrupa Avrupa,İki Yaka Bir İsmail gibi...Yalan Dünya'yı hepiniz biliyorsunuzdur zaten.Eğer vaktiniz olursa diğer iki diziye de şans verin derim çok eğlenceliler...
     
      İnanamıyorum dramdan drama koşan ben kendimi tamamen komediye vermişim bunu şu an fark ettim!!!Acilen çetrefilli bir Kore dizisine falan başlamam lazım.Ama nedense de hiç içimden de gelmiyor ki dram izlemek.

    Bir de sayılır mı bilmem ama yemek falan yerken televizyondaki günlük saçma sapan dizilere bakıyorum.Önceleri anneme kızardım niye izliyorsun diye ama ne yapsın ki başka izleyebileceği bir seçenek yok.Mecburen mecburen mecburiyetten...

Beni mimlediği için Hoi Hoi'ye nomu nomu teşekkür ederim.Sıra geldi mimi göndermeye,seni seçtim Makinooo^^ Dizi izleyebiliyor musun pek emin değilim ama aklıma ilk sen geldin.


*Leyla ile Mecnun fotoğrafları alıntıdır.

28 Mayıs 2012

Yalan



Başladılar anlatmaya! Masmavi deniz, yemyeşil orman, pırıl pırıl bir güneş... Daha küçüktük, biz de inandık dünyanın böyle bir yer olduğuna. Denize bakan sık ağaçların arasından hep kuş sesleri geleceğine. Öyle değil mi?

Keşke bunlarla yetinseydi! Duygularımızı da sarmıştı bu masallar. Kötünün tamamen kötü olduğu ve hep kaybedeceği düşüncelerimize işlendi. '' İyi olursam en sonunda mutlu olurum. '' cümlesine inanmadık mı? Peki kaçımız hayatında tamamen kötü bir insan gördü? Ya da kötü ve acımasız olmasına rağmen sonunda kaybeden birini?

Büyüyüp de gerçeği gördüğümüzde yaşadığımız hüzün, oyuncağını kaybetmiş bir çocuğunki gibi...ya da daha fazla?! Dünyanın canlı renklerden değil de griden oluştuğunu görmek kimi üzmezdi ki?

Yine de kalbimiz bu griliğin gerçekliğini kabul etmek istemedi. Öyle derindeydi ki masallarımız, yaşlanmış gözlerimiz bile inanmadı griye. Ve belki böylesi daha iyiydi...


***Vakti zamanında bir ödev için yazmıştım ödevin konusu falan neydi hiç hatırlamıyorum ama birden sevdim ve burada da paylaşasım geldi^^

10 Mayıs 2012

Ne Olurdum??? (mim)

Uzun bir süredir blogları dolaşan 'ne olurdum?' mimi şimdi de geldi benimkine kondu.Beni mimlediği için Hoi Hoi 'ye teşekkür ederim^^Biraz geç yazdığım içinse üzgünüm çingu kusura bakma :/ ...

Hmm biraz ilginç bir mim bakalım ben ne olurmuşum?


1 - Yemek olsan hangisi olurdun?
Ben yemek olmayacağım ya canım yaz helvası çekiyor onu olsam?

2 - Müzik aleti olsan hangisi olurdun? 
Yan flüt...İstersen sakin istersen canlı bir ses!!


3 -Araba olsaydın hangisi olurdun?
Arabalardan hiç anlamam ama Atatürk'ün kullandığı arabalardan biri olabilirim mesela!


4 - Aylardan hangisi olurdun?
Baharı severim.Bahar aylarından biri olabilir.Kar buz yok etraf çiçek açmış ağaçlarla dolu rüzgarlar var ohh daha ne!Mayıs oluyum ben ya mayıs :)



5 - Ayakkabı olsan hangisi olurdun?
Aslında ben spor ayakkabı tercih ederim ama ayakkabı ben olacağıma göre giyene zarar vermem lazım di mi?Bir süre sonra bana dayanamaması :) O yüzden şunları olabilirim sanki;

ama çok şekerleeer^^


6 - Kıyafet olsan ne olurdun?
Pijamaaaa :D :D :D


7 - Renk olsan hangisi olurdun?
Tabi ki mavi^^Nedensizce çok seviyorum ben bu rengi!

8 - Hayvan olsan hangisi olurdun?
Kelebek oluyum renkli renkli!


Hem zaten bu sakarlığımla ancak onun ömrü kadar yaşayacağım gibi geliyor bana!Şu günlerde cidden bana ne oluyor bilmiyorum önüme çıkan hatta çıkmayan her şeye çarpabilme kendimi yaralayabilme yeteneğim oluştu.Sonum hayrola o_O


9 - Şu an okuduğun kitabın 137. sayfasında ne var?

''Öğretmenle öğrenci arasındaki ilişkiye köle sahibi ve köle arasındaki ilişkiler,birinin diğerinden üstün olması temeline dayanır.Öğretmenin çıkarıyla öğrencinin çıkarı aynı doğrultudadır.Öğretmen,öğrenciyi ileriye götürmeyi başarırsa mutlu olur;bunu başaramadığında , başarısızlık, hem kendisinin hem de öğrencinindir.....''


Sayfa boyunca bayağı bir anlamsız ya da anlamlandırmak için saatlerce düşünmemiz gereken cümle vardı.Bakınız en anlaşılırı buydu.


Bir mimin daha sonuna geldik.Yapmayan mimlenmeyen kalmadı tahminimce o yüzden kimseyi mimlemiyorum.Sağlıcakla kalınızzz :D :D :D


4 Mayıs 2012

Padam Padam^^

    Yine bir diziyi daha bitirmiş bulunmaktayım:):):) Açıkçası bitti diye çok mutluyum daha fazla çekemeyecektim.Tamam dram olduğunu biliyordum ama her bölüm ağlayıp bir yanda da hüzünlü bir sırıtışla ortalarda dolaşınca siz, dayanamıyordum ben sevgili Padam Padam oyuncuları.Hem bu nedir abi hepinizin geçmişten gelen bir travması vardı.Sorunsuz bir insan evladı göremedim ben dizide.




    Böyle bir paragrafla başlayınca diziden nefret ettiğim beğenmediğim sanılmasın sevdim ama ne bileyim bir yerlerde bir şeyde eksiklik vardı sanki o_O Hem sadece Kim Bum'un melek hallerini görmek her şeye değerdi o ayrı :D :D Spoilere adım atmadan önce dram olsun fantastik olsun benim olsun diyenler varsa işte bu dizi sizin için çingular buyrun izleyin^^

Spoiler (bence pek de spoi yok ama neyse kendimi durduramayabilirim^^)


Sevip sevmemekte karar veremediğim başarılı olup olmadığını anlamakta güçlük çektiğim şahsiyet!Bazen beni güldürdü bazen sinir etti bazen 'vaooow tüm erkekler bu kadar duygusal olsa nolurduuu?' dedirtti.Normal şartlar altında benim bu role ölüp bitmem gerekirdi ama bazen dizide o kadar aptalca baktı ki!Hani dünyanın en saf insanı işte benim dercesine.Evet bir mahkumu oynuyor böyle olması normal sayılabilir fakat bazı sahnelerde de o kadar mantıklıydı ki anlayamadım ben...


Bazı yerlerde de senariste gıcık oldum kız burada hep narin,zayıf,güçsüz,öylesine Kang Chil mutlu olsun diye uydurulmuş bir rol gibi gösterilmiş.İşte Kang Chil'de güçlü,kuvvetli,her işi yapan aktif insan olmuş.İlk bölümlerde kızla polisten kaçıp parka mı ne gitmişlerdi,Ji Na 'sana yıldızların adlarını öğreteyim mi?' dedi.Kang Chil beyefendi sinirlendi neymiş bunu onun yapması gerekirmişmişmiş.Bu Kang Chil'in düşüncesi olarak normal karşılanabilir tabi ama yine de dizi genelinde öyle bir hava hissettim.Bilemiyorum belki böyle hissetmemin sebebi artık bir çok dizide kadın başrollerin güçlü olmasındandır.Hem fotoğraftaki cümleye de bakarsak kıza sen bunları anlamazsın olayının dalgayla da olsa ortada olduğu belli.Ya da Kang Chil'in suçsuzluğunun ispatı sırasında gelişen olaylar!Kızın bunların hiçbirinden haberi yoktu.Bir ara umutlandım avukata falan gitti ama sonra noldu bıraktı peşini!Bir çocuğu rahat bırakmadı o da kendine eziyet çektirmeyi sevdiğinden sanırsam.Akıl ve mantık çerçevesi içinde hangi kız hapisten yeni çıkmış,beş parasız,kanser,yaşlı annesi,kocaman oğlu olan bir adamı sever?


Dizide Ji Na'nın tek sevdiğim şeyi kıyafetleriydi.Bir çoğunu çok beğendim.





Hmmm aslında burda da kızı küçük,sevimli bir yaratık olarak gösterme mevcuttu ama en azından bir hediyeyle kurtardılar kendilerini benim sinirli tavrımdan :D :D




Allah'ım Kim Bum yaaa =) =) =) Sana ne manyak bir rol vermişler böyle.Düşünsenize 'ben meleğim ben meleğim ' diye ortalarda gezinen, elindeki deftere iyi şeyler yaptığında beyaz kötü şeyler yaptığında siyah yıldız  basan bir kişilik ^^ Zayıflamış çok çirkin olmuş kilo alsın gibisinden şeyler okudum internette ama ben sevdim ki bu halini!Ve BOF'taki çömlekçiyle buradaki Melek Gook Soo bambaşka varlıklar gibi onu söyleyebilirim.Bir de şimdiye kadar hiç böyle bir melek görmemiştim dizilerde,filmlerde.Genelde kadın,ayaklarına kadar uzun saçlı ve iyilikten başka şey düşünmez olurlardı.Ama Gook Soo bunlardan hiçbirine uymuyor.Bir kere şekil-a kendisi erkek :P :P  İyilik kısmındaysa sadece Kang Chil'in iyiliğini düşünüyor.Diğer hiç kimseyi umursamıyor.Adam öldürmeye bile gitti daha ne!



Sonra Kang Chil'in annesi!Kadın bir yandan dırdır ediyor hiç birşeyi takmıyormuş hiçbir şeye üzülmüyormuş numarası çekiyor, diğer taraftan acayip duygusal ikide bir ağlıyor.Şimdi diyeceksiniz 'o ağlamasın da ben mi ağlayım?' tabi haklısınız o da haklı istediğin kadar güçlü ol kim kaldırabilir şu yaşananları.Yalnız bu kadın bu çektiklerinden ziyade o balık satarken yanında satış yapan dengesiz yüzünden göçüp gider.Benden söylemesi :) Nasıl bir insan o balıkçı ahjumma!Sürekli bir çemkirme sürekli bir sataşma sürekli  bir aşağılama!Ve bütün bunları da art niyetinden değil saflığın yapıyor ya o daha da beter!Resmeeeeeeeeen insanı hayattan bezdirme uzmanı!!Anne zaten üzgün oğlum hasta diye o da gelmiş daha neler neler diyor; yok insanlar kanserden kurtulabilirmiş ama onunla iyi savaşmalı yaşam umudu olmalıymış,Kang Chil umudunu çoktan yitirmiş de mişmiş...Sus be kadın artık!Dizi boyunca o dedikodudan bu dedikoduya geçtin ona buna şuna laf yetiştirdin yetmedi mi artık?


Yazacak daha birçok lafım vardı ama bu yazıyı uzun bir süre taslakta bekletince Unutkan Canlina tarafından unutuldular.Fotoğraflarla kısa kısa değineceğim artık;

Hayır ben daha çok severim^^


Fotoğraftakinin Kang Chil olması gerekir ama nedense bu kareyi veteriner beyimize ayırmışlar.Dizi boyunca en az çile çeken en mantıklı davranan kişiydi kendisi.Hmmm mantıklı davrandığı konusunda şüphelerim var aslında çek git oradan veterinerciğim niye çekiyorsun onca derdi?Sorun senin sorunun mu?Yok yok vazgeçtim sen de mantıklı değilmişsin.Kızı seven kimse yokken değerini bilme aldat sonra da birisi çıkıp gelince 'Yok seni seviyordum ben.' de!Neydi o tam olaraaak...Geçti Bor'un pazarı..yoksa Bolu'nun muydu??Her neyse anladınız siz beni sonuçta :) :)




Kang Chil'in oğlu sandıkları çocuğu bir de eski arkadaşını da sevdim.İkisi de olması gerektiği gibi düşündüler.Gerçek babasını bulma arayışları ya da kızın Kang Chil'den umudu kesince Gook Soo'yu sevmesi gibi.Gook Soo'yla ikisinin ilişkilerine bayıldım.




'Ben meleğim nuna aşık olamam!' deyip durdu ya kız için üzgünüm ama kendim için sevinmiş olabilirim,beni sevemiyorsan kimseyi de sevme Gook Soo :):):)




Bu yüzüğü ve kolyeyi veriş şekline düşüncesine hayran kaldım.Ben değil Kang Chil ve Ji Na konuşsun;


Bir elmas alacaktım.Ama hoşuma gitmedi...

Düşünüp duruyordum neden bugünlerde insanlar,birbirlerini özensizce seviyorlar.
-Nedenmiş?
Hep elmaslar yüzünden.
-Yok canım.
Öyle vallahi :)
-Nedenmiş?
Elmas kolaylıkla kırılamaz.Yani,onlar sanıyorlar ki,aşk da kolaylıkla kırılamaz.Bu yüzden de bazen birbirlerini ihmal ediyorlar.Ama bu ahşap yüzük,kolayca kırılabilir.Dikkat etmezsen eğer.Yani,aşkımızın kıymetini her gün bilmek zorundayız.Ve aşkımızı korumalıyız.Yoksa kırılır.Tıpkı bu yüzük ve kolye gibi.


Dizide görsel olarak hoşuma giden o kadar çok şey vardı ki!İkide bir durdurup fotoğraf yaptım.Bunlarda en sevdiklerimden;);)




En son kısımlarda şu sahnelerde çok duygusaldı.Ama Canlina kişisi hatırladığım kadarıyla bu dizide hiç ağlamadı.Unutkan olduğumu söylemiştim değil mi? :):)